Bakan Fidan: SDG’nin artık bu denklemden vazgeçmesi gerekiyor

Ankara, 8 Ekim (Hibya) – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, “DEAŞ ile mücadele kisvesi altında bölücü bir gündem takip eden SDG’nin artık bu denklemden vazgeçmesi gerekiyor.” dedi.

Bakan Fidan: SDG’nin artık bu denklemden vazgeçmesi gerekiyor

Dışişleri Bakanı Fidan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Bölge ülkeleri olarak Esad rejiminin devrilmesinin ardından yeni Suriye yönetimine biliyorsunuz bazı telkinlerde bulunmuştuk. Suriye’nin istikrarsızlık kaynağı olmaktan çıkarılması gerektiğini, terörle mücadele konusunda gereken tedbirlerin alınmasının şart olduğunu ve kapsayıcı bir politika izlenerek Suriye’de hiçbir grubun dışlanmaması gerektiğini söylemiştik.

Cumhurbaşkanı Sayın Şara liderliğindeki Suriye hükümetinin, bu hususlarda olumlu adımlar atmasından ve iş birliğine açık davranmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu doğrultuda Suriye hükümetinin bölgesel ve uluslararası alandaki angajmanı her geçen gün gittikçe güçlenmekte. Bunun en son öğreğini Sayın Şara’nın, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yaptığı hitaptı. Bu da ayrıca tarihi bir gelişmeydi.

Yakalanan bu ivmeden Suriye halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesi yönünde istifade edilmesi önem teşkil etmektedir.

Türkiye olarak bu hususta elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Uluslararası toplum da Suriye halkına karşı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Nasıl ki Suriye, bölgesine ve uluslararası topluma yönelik kendisinden talep edilen ödevleri yerine getiriyor, uluslararası toplum ve bölge ülkeleri de Suriye’ye yönelik ödevlerini yerine getirmelidir.

Suriye’yi ve Suriye’nin temsilcilerine yönelik tüm yaptırımlar bir an önce kaldırılmalıdır. Bu yönde atılacak adımlar, Suriye’nin istikrarı ve kalkınmasına hizmet ederek ülkedeki güvenlik durumunun iyileştirilmesine de katkı sağlayacaktır.

İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırganlığı, Suriye’nin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan birini teşkil etmektedir. Bugünkü görüşmemizde İsrail’in bu hukuksuz eylemlerini de ele aldık. Suriye’nin güneyinde güvenliğin tesisine yönelik çabaları değerlendirdik.

Suriye’de huzur ve güvenliğin temini, ülkenin toprak bütünlüğü, birliği ve egemenliğine saygı gösterilmesiyle mümkün olacaktır. Türkiye olarak bu yöndeki çabalara destek vermeyi sürdüreceğiz.   

Suriye hükümeti, DEAŞ’a karşı eşgüdüm halinde operasyonlar gerçekleştirme iradesine sahiptir. Bu iradenin gerekli yetenek ve kapasiteyle desteklenmesi konusunda Suriye’ye hep beraber yardımcı olmalıyız.

Türkiye, Suriye hükümetinin DEAŞ ile mücadele imkanlarının gelişmesine katkı sağlamayı sürdürecektir. Bu noktada DEAŞ ile mücadele kisvesi altında bölücü bir gündem takip eden SDG’nin artık bu denklemden vazgeçmesi gerekiyor.

Her defasında altını çizdiğimiz üzere 911 kilometre kara sınırı paylaştığımız Suriye’nin güvenliği, Türkiye’nin güvenliği bakımından kilit önem taşımaktadır. Suriye’nin güvenliğine kasteden unsurlar, ülkemiz için de bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.

Suriye’nin kendi ayakları üzerinde duran ve bölgesinde istikrarın parçası olan bir ülke olma hedefini güçlü biçimde desteklemekteyiz.

Suriye’nin yeniden yapılanmasına, kamu ve özel sektör eliyle katkı sağlamaya inşallah devam edeceğiz. Bu sorumluluk sahibi tüm paydaşların, bu süreçte yanımızda yer almasını bekliyoruz.

Savaş ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda artık barış, istikrar ve kalkınmanın egemen olmasını istiyoruz.

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani’nin konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Bugünkü ziyaretimizi, Türkiye ile stratejik ortaklığımız ve derin bağlara dayanan kardeşliğin yeni bir safhası olarak görüyoruz. Bu bağlamda iki ülkenin çıkarı ve güvenliğini aynı zamanda sağlayacak bir iş birliğidir.

SDG’yi anlaşmayı uygulamaya davet ediyoruz. Anlaşmada ifade edildiği üzere bu adımlar, yıl sonundan önce yapılmalıdır. Suriye halkına da net mesajlar vermek gerekiyor. Suriye, kendinden emin adımlarla yoluna devam ettiği ve sivil ve askeri kurumların birleştiğini, tek ülke tek ordu halinde bu bağımda isteklerimiz bunlardı. SDG’den taleplerimiz bunlardı. Bir hep diyaloğa açıktık. Fakat SDG hep doğru adım atmakta yavaş davranıyordu zannediyorum. Çünkü bizler hükümette siyasi boşluk oluşmaması için çabalıyoruz.

Anlaşmanın uygulanmasının aksaması, Suriye halkının daha fazla zarara uğramasına, kayıp vermesine, hizmetlerin daha geç ulaşmasına ve terörle mücadele meselesini engellemektedir, yavaşlatmaktadır.”

Bakan Fidan, “Tıpkı Sumud Filosu olayında olduğu gibi Özgürlük Filosu’da Gazze’de yaşanan soykırımı gündeme getirmek bakımından son derece önemli bir sivil uluslararası girişim. Bu girişim, bir önceki Sumud Filosu’nda da olduğu gibi uluslararası sularda bu sabaha karşı İsrail tarafından saldırıya uğradı. Şu anda elimizdeki bilgiler, yakından takip ettiğimiz bilgiler bunlar. Filoda an itibarıyla bize verilen rakamlar, 144 aktivistin olduğu yönünde. Bunların arasında toplam 21 vatandaşımız var. 21 vatandaşımızdan da 3’ü milletvekilimiz.

Konuyu ilk andan itibaren çok yakın bir şekilde takip ediyoruz. Sumud Filosu’nda olduğu gibi burada da diğer ülkelerle irtibatımız var. Sumud Filosu’ndaki tahliye için çok fazla emek ve koordinasyon vardı. Burada da daha hızlı ve seri şekilde inşallah hem aktivistlerin, hem vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin burnu kanamadan onların tahliye edilmesi, Türkiye’ye getirilmesi için yoğun bir çaba içindeyiz.

Vatandaşlarımızı gözaltı merkezine transferlerinin ardından inşallah ziyaret etmeyi umuyoruz. Bu konudaki süreçleri başlattık. Söz konusu 21 vatandaşımızın dışında İsrail’in başka bir ülke pasaportuyla giren vatandaşlarımızın da bilgilerini temin etmeye ve onlara da ulaşmaya çalışıyoruz.”

  Hibya Haber Ajansı